Tarih boyu insan kaynağı önemini hiçbir zaman yitirmedi. Günümüzde teknolojinin gelişmiş olması, üretimde robot tekniğinin kullanılması bile insan gücünü ve beyin gücünün yerini sarsamadı. 21. Asırda da ülkelerin gelişmişliği ve zenginliğinde insan kaynağının çok önemli rolü devam etmektedir. Gelişmiş ülkeler kategorisinde olmak için, sadece teknolojinin olması, zenginliğinin olması yetmez. İnsan gücü vazgeçilmez bir potansiyel olarak yerini korumaktadır. Batının gelişmiş ülkeleri, bizim gibi az gelişmiş ülkelerin genç nüfusunu kendi kontrolüne alma isteği son 70 yıldır hararetle devam etmektedir. Geçtiğimiz asrın ortalarında kalitesine bakılmaksızın insan gücünü önemseyen sanayileşmiş ülkeler, günümüzde kalifiye eleman devşirme peşindeler. ABD yi bu günkü konumuna taşıyan, yoğun beyin göçü almasıyla ilgilidir. Avrupa’nın gelişmişliğinde de en önemli unsur 1950 li yıllarda başlayan, almış olduğu iş gücüydü.
Tüm bu yukarıda işlediğimiz konu üzerinden gidecek olursak, Azerbaycan coğrafyası hızla kan kaybediyor, desek yeridir. Şayet Azerbaycan Avrasya’nın ticaret merkezi olacaksa, Dünyanın sayılı stratejik önemli yerlerinden birisiyse, öncelikli olarak yetişmiş insan kaynağını elinde tutmalı ve onların yaşam standartlarını yükseltmelidir. Azerbaycan’dan yoğunluklu bir akış sağlamakta olan beyin göçünün önünü almalıdır. Her Azerbaycan vatandaşı, onurlu ve gururlu bireyler olmalıdır. Azerbaycan vatandaşı olmaktan gurur duymalı, hayattan zevk alan bireyler olmalıdır. Günümüzde Azerbaycan nüfusunun yarısından fazlası geleceğini ülke dışında arıyorsa, başka kültürlerin baskınlığı altında yaşamak zorunda kalıyorsa devlet yetkilileri bunları dikkate almalı ve ülke politikalarını bu doğrultuda koymalıdır.
Yaklaşık 9,5 milyon nüfusa sahip olan Azerbaycan Cumhuriyeti’nin dışarıya göç vermesi değil, dışarıdan göç alması gereken politikalar üretmelidir. Dışarıya iş için gitmeye can atan vatandaşlarının yerine dışarıdan iş için Azerbaycan’a gelme yollarını arayan insanların olduğu bir sistem kurmalıdır. Tüm bunların olması için öncelikli olarak gelecek kaygısı olmayan bir toplum var edilmeli, yarınlarından endişesi olmayan nesiller yetiştirilmelidir. Benim gözlemim, Azerbaycan vatandaşlarının sosyal ve ekonomik alanda yetersizlik ve bunun sonucu olarak toplum sağlığında, psikolojisinde gözle görülür sıkıntılar ortaya çıkmaktadır. Örneğin son zamanlarda kanser hastalığının yaygınlaşmasının psikolojik, beslenme yetersizliği, yaşamdan bezmişlik, gelecek kaygısı ve endişenin payı olduğunu düşünüyorum. Günümüzde Azerbaycan’ın varlısın da yoksulun da; Azerbaycan’da değil, dışarıda gelecek kurma, bir şeyler yapma gerektiğine inanmış bir duygunun hakim olduğunu görmekteyiz. Böylesi bir durum, toplumu korkunç bir sona götürür ki, Allah korusun, ülkenin geleceği karanlıklara gömülür ve tüm zenginliğine rağmen, sıradan- gelişmemiş bir devlet görüntüsünden kurtulamaz. Egemen dünya güçlerinin paryasına ve sömürü sisteminin bir parçasına çevrilmekten öteye gidemez.
30 yıllık bir süre, bir ülkenin yönetim ekibini kurma, kendisini toparlama ve geleceğini planlama adına yeterli bir zaman dilimidir. Kurtuluş Savaşı sonrasında 15 yıllık bir sürede sıfır noktasından başlayan Türkiye, üretim anlamında 15 kat büyütülmüş, olumsuzluklara rağmen toplumun tüm katmanları ülkenin imarında rol oynamıştır. İkinci Dünya Savaşı’nda yerle bir olmuş Almanya, ekmeğe muhtaç Almanya, çok sıkı bir disiplinle 30 yıl sonra Dünya ekonomisinin en büyük payını almaya başlamıştı. Şu anda Azerbaycan’da sıkı disiplin uygulaması ve kontrol mekanizması yerli yerinde uygulanabilmektedir. Sistem içerisinde keyfi uygulamaların önünü 24 saat içinde kesebilecek, kanunsuzlukları ve öz başınalıkları ortadan kaldırabilecek güce sahiptir. Tüm bunların üstesinden gelebilecekken, eksik olan nedir? Benim kanaatim; insanlarında inam eksikliğini ve motivasyon eksikliğini gidermeli ve “Bu vatan hepimizindir!” duygusunu pekiştirmelidir. 1918 yılında emperyal güçlere rağmen, yoktan var edilen Azerbaycan Cumhuriyetinin ruhu, 20 Ocak 1990 yılında Sovyetler Birliği gibi bir deve rağmen, Azerbaycan Ruhu ile bütünleşen, devlet geleneğini oturtmuş tam bağımsız bir Azerbaycan Cumhuriyeti, bölgesinde ve Dünyada güçlü, söz sahibi bir “VATAN” olacaktır.
Hikmet Elp